Bir 2 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava görseli olabilir
“Geçtiğimiz yıl 40 büyükbaşa sahip 50 yıllık aile işletmesinde 11 büyükbaş kaldı. Onlar da önümüzdeki haftalarda kestirilecek. Ürettiğimiz malın karşılığını alamıyoruz..”
 
Bozulan ekonomi, iktidarın uyguladığı faiz = enflasyon tezinin yanlışlığını tüm ekonomistlerin açıklamasına rağmen iktidar ısrarla yüzlerce yıllık iktisat ve ekonomi teorilerini çürütmek pahasına Türkiye’de enflasyon ve hayat pahalılığının artmasına seyirci kalıyor. Çiftçi artan girdi maliyetleriyle giriştiği zorlu mücadelede her geçen gün eriyor. Tarımsal ve hayvansal üretiminin en önemli zinciri olan küçük aile işletmeleri ülkemizde giderek üretimden vazgeçiyor.
ÖZGÜR CEYLAN BİGALI ÜRETİCİYLE BULUŞTU
 
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde Doğancı Köyü’nde genç çiftçi Osman Özden’i ziyaret etti. Küçük aile işletmesi olan 34 yaşındaki Osman Özden, aynı zamanda Ziraat Mühendisi. 50 yıldan fazla süredir aile işletmesini sürdürürken; hayvancılılıkla geçimini sağlayan milyonlarca işletmecinin içler acısı halini gözler önüne seren Osman Özden, artan maliyetler nedeniyle hayvancılığa ara vereceğini sebepleri ile birlikte Özgür Ceylan’a anlattı.
 
ÜRETİCİNİN HALİNİ ORTAYA KOYAN DİYALOG
 
Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan ile genç çiftçi arasında ise Türkiye'de üreticinin halini ortaya koyan dikkat çekici bir diyalog yaşandı. Çanakkale Milletvekili Ceylan’ın; “Üretebiliyor musunuz? Durumunuz nedir? Her gün hayvanlarınızı kestiğinizi duyuyoruz. Sizden dinlemek istiyoruz. Çiftçinin hali nedir?” sorusuna genç çifti Özden, tüm üreticilerin ortak sorunlarını anlattı.
“BİLGİMİZ, MALIMIZ, CESARTİMİZ VAR AMA MALIMIZIN KARŞILIĞI YOK”
 
Ziraat mühendisi genç çiftçi Osman Özden yaşadıkları sorunları şöyle aktardı:
 
“Teknik olarak üretebiliyoruz. Bilgimiz var. Malımız var. Cesaretimiz var. Ancak ürettiğimiz malın karşılığı olan değeri göremediğimiz için ve daha da değersizleşeceğini düşündüğümüz için üretime ara vermek üzere kesime devam ediyoruz. Bizler küçük çaplı besicileriz. Süt üreticisi değiliz. Süt üreticileri de çok farklı değiller.”
 
“KAR MARJININ KALMASINI GEÇTİM; ARTIK ZARARA DÖNÜYORUZ”
 
Dünya Çiftçiler Günü’nde hayvan kesimine gittiklerini söyleyen genç çiftçi; "Son 3 yıldır yaptığımız işlerdeki kar marjı bırakın kalmayı, karj marjında küçülmekten çıktık. Artık zarara dönmeye başladık. Bugün 14 Mayıs 2022. Bu sabah kesim yaptık” dedi.
 
“İTHALATÇI İŞBİRLİKÇİLERİ VE KIYMETLİ YÖNETİCİLERİMİZİN”
 
Hayvanları kilosu 100 liradan kestirebildiklerini söyleyen genç çiftçi, “Bu fiyattan kesim yaptığımızda bugünkü mali değerlerle yüzde 20 gibi bir zararımız var. Bugünkü et üretim maliyetimizi hesapladığımızda kilogramı 120 liraya geliyor. 120 liranın temsil ettiği rakam kritik. Çünkü ithal sopasıyla çoğu zaman çiftçinin ürkütüldüğü, yani zirai mamullerde de hayvansal mamullerde de çizgiyi belirliyorlar. Yurtdışından 120 liradan ithal et getirip bu işten para kazanacağını düşündüğümüz ithalatçı işbirlikçileri var kıymetli yöneticilerimizin. Bu durumda 120 lira maliyetle 120 liraya satamayacağımızı düşündüğümüz hayvanın yerine tekrar üretime girmek yerine sermayemizi içeride tutup beklemeye geçeceğiz” ifadelerini kullandı.
“1 YILDA 40 BÜYÜKBAŞTAN 11 TANE KALDI”
 
Geçtiğimiz yıl 40 baş olan hayvan sayısının 11’e düştüğünü söyleyen genç çiftçi Özden, kalan hayvanlarını da satacağını söyledi. Zarar etmemek için parayı tutmaya karar verdiklerini söyleyen genç çiftçi; “2021 yılının son çeyreğinden itibaren üretim maliyetlerinin tamamı zarar yapmaya başladı. Baktık ki sermayemizden küçülmeye başladık. Zirai malımızın karını da küçültmeye başladık. Besicilik işini kimin ihtiyacı varsa yapsın. Maliyetler çok hızlı arttı. Döviz kurlarının oynaklığıyla fabrika yem fiyatları, hububat fiyatları çok hızlı yükseldi. Üretilerek para kazanılır halden çıkıp, üretilerek büyük zararlar edilir hale gelindi. Biz de zarar etmek yerine, sermayemizden olmak yerine yeni hayvan içeriye koymadık. Bu 11 hayvan da önümüzdeki 2-3 hafta içinde kesilecek. Yerine hayvan gelmeyecek. Bu avluda hayvancılık bitecek” şeklinde konuştu.
 
“ARKADA İTHALAT SOPASI VAR.. ÇİFTÇİ HİÇBİR MALIN FİYATINI BELİRLEMEZ”
"Peki siz üretmezseniz Türkiye nasıl et bulacak, et yiyecek?" diyen Ceylan'ın sorusuna ise genç çiftçi şu sözlerle yanıt verdi:
 
"Fiyatları biz yükseltemeyiz. Maliyetlerimiz yükseldiği için ucuz fiyattan vermeme hakkımızı kullandığımız için zaten kesim piyasası kırmızı et piyasası kendiliğinden yükselir. Biz çiftçiyiz. Çiftçinin hiçbir malının fiyatını çiftçi belirlemez. Ufak tepki gösterdiğinde kesim piyasası yukarı çıkar. Bu 100 lira bugün. Önümüzdeki kısa süre içinde 120 liraya yükselir. Arkada ithalat sopası her zaman var. 120 lira bandında ithalat geldiğinde endüstriyel yemek sanayisi için küçük üreticinin elindeki mal 90 liraya kadar gerileyecek. 1 kilogram etinin maliyeti 120 lira. O an elimizde tutarsak, edeceğimiz zarar yüzde 30’u geçecek. Bugün yüzde 30 dediğimiz zaman 40 başlık küçük bir tesiste 10-12 hayvan zarar ederseniz demektir. Zaten çok iyi şartlarda bile kazanç beklentimiz bu kadar değil bizim bu işlerden. Biz feragat eden, emeğini sakınmayan, mevcut topraklarını veya iş gücünü, bir katma değer üretmek için besicilik yapan insanlarız. Sütçü arkadaşlarımız da böyle bu coğrafyada. Bir miktar zirai üretim yaparlar. Buradaki mala bir parça katma değer üretebilirse sütle, kendi etiyle kazanıp, çorbasını kaynatıp, isteyenler çocuklarının tahsil hayatına zemin oluşturmak niyetindedir. Üreterek şu anda zarar ediyoruz. Bunu da göze alıp bile bile yapmak affedersiniz ahmaklık olur."
“PLANLI, DİSİPLİNLİ MÜMKÜNSE TABAN FİYATLI ÜRETİM YAPMALIYIZ”
 
Ziraat Mühendisi genç çiftçi Osman Özden planlı ve disiplinli üretimin yanı sıra taban fiyatı uygulamasının hayata geçirilmemesi halinde tarıma dayalı ürünlerin fiyatlarının katlanarak artmaya devam edeceğine dikkat çekerek; “Planlı, disiplinli ve mümkünse taban fiyatlı tespitli üretimler yapmalıyız. Bu malı en düşük kaçtan alıp satabileceğimi bilirsem, bu malı beslemek için satın alabileceğim asgari rakamdaki besin maddesi, yem olur, tahıl olur, bilirsem, üretmek bizim için problem değil. Bu tesisten bir tane daha yapsanız 100 başlık olur. Karşıya bir tane daha uzatırsanız 150 başlık olur. Çok kolay. 1 haftada tesis tamamlanabilir. Ustalarımız çok hızlı çalışıyorlar” dedi.
 
 “AKARYAKITA ZAM YAPIP; OTOMOBİL FİYATININ UCUZLAMASINI BEKLEMEK GİBİ..”
 
Türk üreticilerinin önünü göremediğine dikkat çeken Özden; “Bu malı kaça mal edeceğiz ve kaça satacağız? Bu işi yapabilecek, bu işe niyetini, emeğini koyabilecek bir sürü aile var. Azalan hayvan sayısından ötürü süt miktarımız azalıyor. Süt tozu ithalatı konuşuluyor. Hadi üretiyoruz. Desteklemelerle, kösteklemelerle vs neyse, teknik bilgimizi de kullanıyoruz. Bu sefer ‘süt fazlası var’ deniyor, üretilen sütün fiyatı düşüyor. Akaryakıt fiyatlarının artıp, otomobil fiyatlarının ucuzlamasını beklemek gibi bir şey bu iş. Bu işin nasıl olacağını bilirsek, biz bu işi yaparız” dedi.
 
“GELECEK NESİLLERE; ÇİFTÇİLİĞİ TAVSİYE ETMEK ÖMÜR BOYU BORÇ BATAĞI..”
 
Özgür Ceylan’ın “Bugün 14 Mayıs Çiftçiler Günü. Ama gördüğümüz kadarıyla artık çiftçi üretmekten imtina eden, üretemeyen ve ürettikçe batan bir konumda. Siz geleceği böyle giderse karanlık görüyorsunuz. Dışarıdan ithalata bağımlı bir hale geldiğini Türkiye olarak görüyorsunuz bir çiftçi olarak. Sizden sonra gelecek olan insanlara da, çocuklarınıza da çiftçiliği tavsiye edemiyorsunuz” sorusuna ise genç çiftçi Osman Özden şöyle yanıt verdi:
 
“Bu şartlarda tavsiye etmek, ailenizde sizden sonra gelecek bireylerin ömür boyu batık paralarla uğraşması demektir. Yaptığınız bir iş var. Sermayesiyle de beraber bırakabilirsiniz. Yıllık ettiği zararı hesaplayabiliyorsunuz. Kaç yıl sonra tükeneceğinizi hesaplayabiliyorsunuz. Ama bu işten yüzde kaç kazanabileceğinizi hesaplayamıyorsunuz. İthalata bağımlı olduğunuzda bugünkü cari açıklar konuşuluyor, döviz problemleri konuşuluyor. Buğday meselesinde yapıldığı gibi kendi ihtiyacımızdan çok fazlasını alıp satma alışkanlıklarımızı geliştirdik. Artık alıp, işleyip, satmazsak temel ekonomimiz problem görüyor. Ek bir gelir olmaktan çıktı. Temel gelir kaynağımız haline döndü. Buğday ithal etmezsek problem oluşuyor. Teknik olarak bu ülkenin topraklarında ihtiyacınız olan buğdayı biraz ders çalışarak üretebilirsiniz. Bir ziraatçı olarak da söylüyorum. Finansal disiplinler içerisinde gidebilirsek 500 milyon kadar nüfusun gıda ihtiyacının tamamını üretebiliriz. Muzu da Hollanda’dan alırız. Çok problem değil. Bana deseler ki ‘Sen burada besicilik yaparak para kazanamazsın, etle ilgili problemimiz var. Sen süte dön.’ Döneyim. Teknik bilgi ve becerimiz buna yeterli. Birçok arkadaşımızın da buna yeterli. Biz zaten süt işinden döndük, geldik buraya. Besi hayvanının sağlık yönetimi, süt hayvanına göre biraz daha kolaydır. Bunun için besiye döndük. Süt üretmem gerekiyorsa, süt üretirim. Benim yatıracağım sermaye, emek, harcayacağım enerjiye karşılık iyi kötü ne kazabileceğimin hesabını yapıyor olmam lazım.”
 
“İKTİDARIN TARIM POLİTİKALARI SONUCU ÇİFTÇİ ÜRETEMİYOR”
 
Ziraat Mühendisi Osman Özden’in sözleri üzerine Özgür Ceylan: “Özetleyecek olursak 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde şunu söylüyoruz. Ak Parti iktidarının uyguladığı yanlış tarım politikaları sonucunda çiftçi üretemez hale geldi. Üreterek batar hale geldi. Maalesef ki, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde çiftçimiz buruk bir şekilde kutluyor. Çünkü her geçen gün geriye gidiyor. İşte burada bugün gördüğümüz gibi 40 baştan 11 başa kadar düşmüş ve belki önümüzdeki yılda bunun tamamının satılacağı bir konum yaratılmış, maalesef ki çiftçiler gününde çiftçimiz mutsuz, umutsuz. Bu da Ak Parti hükümetinin Türkiye’ye yaptığı bir kötülüktür” açıklamasında bulundu.

 


Kaynak: Biganın Sesi