TÜİK’in son açıkladığı enflasyondan sonra memur ve emeklilere yapılan yüzde 25+5'lik zamma karşı tepkiler devam ediyor.
 
Biga’da, Eğitim-İş ve Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası(TEÇ-SEN) Kapalı Çarşı önünde bir araya gelerek basın açıklaması düzenlediler.
Memura yapılan %30 zammı protesto eden sendikalar bir günlük iş bıraktılar.
 
Eğitim-iş Biga Temsilcisi Okan Yüksel, “Yanlış ekonomi politikaları, halkı değil rantı düşünerek alınan kararlar ile ülkeyi derin bir ekonomik krizin ortasına getiren AKP iktidarı, açıkladığı trajik zam oranıyla kamu emekçisini sefalete terk ettiğini resmiyete kavuşturmuştur.” dedi.
 
YÜZDE 30 HAKARETİNİ KABUL ETMİYORUZ!
 
Yüksel, “Tarafsız ve şeffaf bir devlet kurumundan çok AKP’nin rakamlarla oynama şirketi gibi çalışan TÜİK’in, marketlerdeki etiketlerin her gece değiştiği bu ağır enflasyon ortamında son 6 ayın enflasyonunu yüzde 15 olarak açıklamasıyla başlayan tiyatro, bu gerçekdışı rakam baz alınarak kamu emekçisine ve emekliye adına zam bile denemeyecek bir ücret artışının reva görülmesiyle son bulmuştur.
Bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ve müjde olarak duyurduğu yüzde 30’luk ücret artışı kelimenin tam anlamıyla emeğimize hakaret, gerçeklere ihanettir.
Motorlu taşıtlar vergisi ile emlak vergisinin yüzde 61; birçok ceza ve vergiyi belirleyen Yeniden Değerleme Oranı yüzde 123, asgari ücret yüzde 54 artarken zaten ağır bir geçim sıkıntısı içindeki kamu emekçisine verilen yüzde 30 ücret artışına “müjde” diyebilmek için gerçeklikten kopmak gereklidir.
Nedir apaçık ortada olan gerçek:
Ülke genelinde kira ortalaması 6 bin 500 olmuştur.
Ailelerin en çok tükettiği, insan sağlığı için şart olan 64 ana gıda maddesi 2022’nin Aralık ayında, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 137 zamlanmıştır.
2022’de aylık ortalama gıda fiyatları yüzde 150,5 artmıştır. Özelleştirmelerle beraber her ay kontrolsüzce kabaran faturalar, kamu emekçisinin maaşının neredeyse 3’te birini eritmektedir.
Soruyoruz: TÜİK hangi ülkede yaşıyor? Bu enflasyon oranları hangi market fiyatlarına göre, hangi faturalara bakılarak belirleniyor? TÜİK’in açıkladığı gerçekdışı yıllık enflasyon oranının yarısından bile az olan bu ücret artışına müjde derken, aklımızla alay ederken hiç mi vicdanınız sızlamıyor?
Üstelik bir hitabet makyajıyla kapatmaya çalışsalar da bu açıklanan rakamın yaklaşık yüzde 16’sı zam değil enflasyon farkıdır.
Devlette çalışmak hiç bu kadar değersiz ve emek ziyanı bir hale getirilmemişti. Kamu emekçisinin alın teri hiç bu kadar hiçe sayılmamış, aklıyla hiç bu kadar alay edilmemişti.
Her zaman emeğin onuru için mücadele eden Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz ki kamu emekçileri bu hakareti kabul etmeyecek; etmeyeceğiz!
Emeğimizi bu kadar değersizleştiren, bize sefaleti hak görenleri de bu rezil tabloda emeği büyük olan, bugün utançtan başlarını öne eğecekleri yerde Erdoğan’ın konuşmalarını pişkin bir coşkuyla, avuçları kızarıncaya kadar alkışlayan sarı sendika yöneticilerini de unutmayacağız!
Cumhurbaşkanı’nın “müjde” konuşmasında tek bir doğru yer vardı: “Sendikacılık, salt ücret pazarlığı yapmak değildir. İster kamu ister özel sektör olsun, emekçinin hukukunu savunmaktır. Sendikalar da hak ve adalet mücadelesinin en ön safında yer alır.” Bu söze katılıyoruz ve tam da bunu yapacağız!
Her zaman eğitim emekçisinin maddi ve manevi tüm hak ve sorunları için mücadele eden Eğitim-İş olarak, kamuda çalışıyor olmanın her anlamda bu kadar değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz!
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş ve onun çatısı altındaki mücadele yoldaşlarımız olan sendikalarla birlikte, Cumhurbaşkanı’nın altını çizdiği gibi hak, hukuk ve adalet mücadelesi vereceğiz! Bu hakareti ve sefaleti reddedeceğiz! Emekçinin alın terini pazarlık masalarında 3 kuruşa satarak kendine konfor alanı yaratan sarı sendikacılara inat, sendikacılık nasıl yapılır, hak nasıl aranır, emeğin haysiyeti nasıl korunur göstereceğiz!  12 Ocak 2023 tarihinde üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacak ve insanlık onuruna yaraşır bir ücret artışı sağlanana kadar eylemliliğimizi sürdüreceğiz.” İfadeleri kullanıldı.
 
Memurlara yapılan %30 zammı protesto etmek amacıyla TEÇ-SEN bir günlük iş bıraktı.
Kapalı çarşı önünde toplanan TEÇ-SEN üyeleri %30 zam mı yetersiz bulduklarını belirterek protesto ettiler.

Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası(TEÇ-SEN) adına basın açıklamasını okuyan Taner Can” Hepinizin bildiği gibi asgari ücret geçtiğimiz günlerde 8500 TL olarak açıklanmıştır. Ülkenin bu ekonomik şartlarında asgari ücretin alım gücü açısından yüksek olmadığını hepimiz bilmekteyiz.
Asgari ücrete yapılan artış sonrası ortalama memur maaşlarına baktığımızda, asgari ücret ile memur maaşlarının neredeyse eşitlendiğini görmekteyiz.
2010 yılında asgari ücret 576 TL iken, ortalama memur maaşı asgari ücretin 3 katıydı. Günümüzde ise yeni açıklanan asgari ücret ile ortalama memur maaşları eşit seviyeye gelmiş, emeklilerin ücretleri ise asgari ücretin dahi altında kalmıştır.
2002 yılında en düşük emekli aylığı asgari ücretin 53 Türk lirası üzerindeyken, yapılan son zamlarla birlikte asgari ücret en düşük emekli aylığının 3 bin Türk lirası üzerine çıkmıştır.
Sorun asgari ücretin çok artırılması değil, kamu çalışanları ve emeklilerinin ücretlerinin komik ve acınacak artışlara maruz kalmasıdır.
Cumhurbaşkanı’nın önce yüzde 25 olarak açıkladığı sonra danışıklı bir şekilde yandaş sendikanın talebiymiş gibi önceden belirlenmiş yüzde 30 oranı bahşiş dağıtır gibi kamu çalışanlarına müjde olarak sunulmuştur.
Yandaş sendikalar her ne kadar ülke şartlarını ve ekonomik krizi görmezden gelip her toplu sözleşme döneminde kamu çalışanlarını masada sattığı gibi bugün yine kuruluş amaçlarına göre hareket ederek verilen bu bahşişi ayakta alkışlamıştır. 
Kamu çalışanları ve emekliler olarak; ülke şartlarına ve ekonomik krize bakılmaksızın açıklanan sefalet artışını kabul etmiyoruz.
Kamu çalışanlarının görüşleri ve talepleri dinlenmeden kapalı kapılar ardında verilen bahşişleri kabul etmiyoruz.
Kamu çalışanlarının ve emeklilerinin maaşları olağanüstü dönemden geçtiğimiz bu süreçteki artış    oranları açılan yarayı derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Kamu çalışanları ve emeklilerin maaşları tüm kamu sendikalarının talepleri doğrultusunda yeniden belirlenmelidir.
Kamu Konfederasyonları platformu olarak; kamu çalışanlarının en düşük maaşının yoksulluk sınırı olan 26 bin 124 liraya yükseltilerek enflasyon oranının da  her ay seyyanen maaşlara yansıtılmasını talep ediyoruz.
Kamu emekçileri düşük emekli maaşlarına mahkûm edilmekte, emekli olmamıza rağmen ölene kadar çalışmak zorunda bırakılmaktayız. Bu şartlarda bizler emekli hayatı yaşayamaz durumda kalırken torunlarımız ve çocuklarımızla da vakit geçirme hakkımızdan yoksun bırakılmaktayız.
Emekli olduğumuz zaman maaşlarımızdan yapılan yüksek kesintilerle maaşlarımızın yarısından fazlası elimizden alınarak bizler açlığa mahkûm edilmekteyiz.
En düşük kamu emekçisi maaşı ise asgari ücrete eşitlenerek her ay enflasyon farkı seyyanen eklenmeli ve emekli olduğumuz zamanki hayat standartlarımızı kaybetmemek adına emekli olduğumuz zamanki maaşlarımıza yakın bir maaş talep etmekteyiz.
 
GELİR VERGİSİ KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN %15’TE SABİTLENMELİDİR
 
Yıllardır enflasyon altında maaş zammı alan memurların en büyük sorunlarından biri de vergi yükünün ağır olmasıdır. Tüm memur, emekli ve diğer çalışanların maaşlarından gelir vergisi oranında kesintiler peşin yapılmaktadır.
Her ne kadar vergi dilimleri yükseltilse de yılın ikinci altı ayında vergi dilimine girilmesine engel olmayacaktır. İkinci altı ayda yüzde 20 vergi dilimine girilmesi nedeniyle yapılacak artış kepçeyle geri alınmaktadır.
Bu nedenledir ki vergi dilim oranları kamu görevlileri ve emekliler için %15’te sabitlenmelidir.
 
SENDİKA SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE VURAN YÜZDE 2 BARAJI DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR
 
Yandaş sendikalar ve konfederasyonların hızla artan üye kayıplarının önüne geçmek adına iktidar ve ortağının oyları ile getirilen yüzde 2 üye barajı bir sonuç vermeyecek ve yandaş sendikaların üye kayıpları her geçen gün hızla artacaktır.
İktidara geldiklerinde yandaş sendikaların üye sayılarını arttırmak adına kanunda yer alan yüzde 5 üye barajını kaldıranlar bu defa da kanunu kendi çıkarları adına hukuksuz bir şekilde kullanarak sendikalara dayatmışlardır.
Kamu sendikaları ve konfederasyonlarının çabaları sonucu daha önce getirilmeye çalışılan yüzde 1 üye barajının Danıştay tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak yürütmenin durdurulmasına karar verilmişken, iktidarının bu sefer yüzde 2 barajı ile anayasaya aykırı hareket etmesi yasanın gerekçesinde geçen sendikal hayatı güçlendirme amacını yansıtmamaktadır.
Söz konusu düzenleme ülkemizdeki demokratik yaşamın ayrılmaz bir parçası olan, sendika seçme özgürlüğüne aykırıdır. Sendikalar arasında yasa eli ile eşitsizlik yaratacak yüzde 2 üye barajı ve tekel sendikacılık yaratma hayalinden derhal vazgeçilmelidir.
 
3600 EK GÖSTERGE HERKESİ KAPSAMALIDIR
 
Kamu çalışanları arasında ayrım yapılmış, birçok meslek grubu 3600 ek göstergeden yararlanırken 1.derecedeki kamu personeli 3600 ek göstergeden yararlanamamıştır. Bu durum adalet terazisini şaşırtmış, kamu çalışanlarının büyük bir bölümü bu düzenlemeden yararlanırken geriye kalan kesim yararlanamamıştır. Talebimiz bu konuda açık ve nettir! 1. Dereceye düşen her kamu çalışanı 3600 ek göstergeden yararlanmalıdır.
 
MEMURUN İKRAMİYE HAKKI ARTIK VERİLMELİDİR
 
Kamuda çalışan işçilere 1956 yılından itibaren her yıl ikramiye ödenmektedir.  İkramiye ödemesi sendikalı olup olmamakla veya toplu sözleşme ile ilgili olmayıp, doğrudan doğruya kamu kurum ve kuruluşlarında işçi olarak istihdam edilmekle ilgili bir düzenlemedir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında işçilerle birlikte çalışan, çoğu kez aynı odayı paylaşan memurlara ise şimdiye kadar 1 kuruş dahi ikramiye verilmemiştir.
1956 yılından itibaren yani 67 yıldır kamudaki tüm işçiler yılda altı kez, 2018 yılından itibaren SSK,
BAĞ-KUR, Emekli Sandığı fark etmeksizin tüm emekliler yılda iki kez ikramiye alırken ikramiye almayan tek kesim memurlardır. Kamudaki bu ayrımcılık artık son bulmalı memurlar da ikramiyeden faydalanmalıdır.
Bununla birlikte ücretsiz kreş, ulaşım, yol, yemek, ek mesai ve kira yardımlarının tüm kamu çalışanlarına kapsayacak şekilde verilmesini talep ediyoruz.
Kamu kurumlarında çalışan sözleşmeli kamu emekçilerine koşul, şart ve yıl dayatılmadan bir an önce tüm sözleşmeliler kadroya geçirilmeli. Sözleşmeli personel çalıştırma uygulaması ise artık ortadan kaldırılmalıdır.
 
1965 yılı şartlarına göre tanımlanan “Yardımcı Hizmetler Sınıfı” aradan 57 yıl geçtikten sonra anlamını yitirmiştir, söz konusu ihtiyaç ortadan kalkmıştır. Artık anlamını yitiren “yardımcı hizmetler sınıfı” kaldırılmalıdır. Bu kapsamdaki personelin, yasa ile öğrenim durumlarına uygun memur kadrolarına geçirilmelidir.
Bugün yedi konfederasyon olarak tüm bu taleplerimizin karşılanması için hükümeti uyarmak adına bir günlük iş bıraktık.
Tek gücümüz; emeğimiz ve oylarımızdır. Bugün iş bırakan ve iş bırakma kararımıza destek veren milyonlarca yurttaşımız bulunmaktadır.
İktidara buradan tekrar sesleniyoruz. İş bırakan, bizleri destekleyen, haksızlığa uğrayan milyonlarca kamu çalışanı, emekli, işçi, ev kadını, öğrenci ve toplumun tüm kesimlerinden aldığımız güçle bugün karşınızdayız.
Kamu Konfederasyonlar Platformu olarak; milyonlarca yurttaşımızın elinden aldığınız hayat standartlarını ve yıllardır uğradığımız hak kayıplarını iade edene kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz.”
 
Bahar Karakurt