Bu haftayı KOBİ açılımlı içeriklerle geçirdik. K-O-B-İ. Yani Küçük Orta Büyük ölçekli İşler. Benim kobi açılımım bu.

Bu haftayı KOBİ açılımlı içeriklerle geçirdik. K-O-B-İ. Yani Küçük Orta Büyük ölçekli İşler. Benim kobi açılımım bu.
 Yaz başından beri zihnimizi oyalayan beş iş vardı; insanlık için küçük bizim için büyük beş iş. Biri çatıyı onarmaktı ve hiç beklemediğimiz bir hızda niyet ettik, başladık ve bitti. Diğeri salça yapmaktı. Bu salça niye bu kadar önemli bilmiyorum. Diğer işler onun etrafında dönüyor sanki. “Salça yapıcaz. Salçayı ne zaman yapalım? Salçayı yapamadık. Salça yapılması gerek. Salça . Salça. Salça…” Geçen hafta yaptık neyse ki  de zihnimiz bir nebze olsun rahatladı. Salça yapıldıysa kışa girebiliriz. Ama biz giremeyiz. Çünkü yağmurlar bastırmadan halledilmesi gereken bir konu daha var;  Evin arkasına beton dökmek. Bu da bizi çok meşgul etti. Neden? Çünkü kuma para vermek istemiyoruz. Çimentoyu minimum fiyata almak istiyoruz. Ve ustayla çalışmak istemiyoruz. Kriterlerimiz böyle olunca beton işi sonbaharı gördü. Çatı için fazla aldığımız malzemeleri iadeye götürüp yerine çimento, mala, dekoratif sıva aldık. Kuma para ödemek istemediğimizi söylemiştim. Titiz araştırmalarımız sonucu  abimden temin ettik, bu sefer nasıl getirebileceğimiz konusu düşündürmeye başladı. Neden? Evet çünkü nakliyeye de para ödemek istemiyoruz.  Biga'ya giderken arabaya 11 tane çuval koyduk. On birin bir özelliği yok . O kadar vardı , o kadar aldık. Çuvalları koyduk. Biga'ya götürdük. Sonraki hafta GO geldi. Çuvalları doldurdu. Sonraki hafta ben gidip çuvalları yükledim. Ertesi gün arabayı boşalttık. Birkaç gün sonra var olan kumlarla 1 torba çimentoyu karıştırıp bir bölümünü döktük. Aynı süreci iki kez daha yaşayıp toplamda 3 seferde  , süre  olarak nerdeyse 2 ayda betonu tamamladık. Bir küçük beton meselesi bu kadar büyümemeliydi; ancak biz ona çok değer yükledik. 
Dördüncü konumuz odun meselesi. O henüz halledilmedi. Makta sonuçlarının açıklanmasını bekliyoruz. 
    Bunlar bizde bu yaza damgasını vuran 4 büyüklerdi. Beşinci konuda gelgitlerimiz sürüyor. 
 Hafta bazında değerlendirecek olursam geçtiğimiz hafta küçük küçük şeyler ama yapıldığında büyük bir dağınıklığı kaldıran işleri toparladık diyebilirim. 
Nedir bunlar kısaca listeledim.
Zeytin sanayî için küçük benim için büyük bir deneyim ; kırma zeytin denemesi. Geçen yıl nasıl yapacağımı bilemediğim 2 ağaç zeytinin dökülmesine müsaade ettim fakat bu yıl o toleransı göstermedim. Üzerine hiç çalışmadan vaz geçmektense deneyip yanılma yöntemini seçtim. Belki de yanılmam . Henüz gününü tamamlamadı. Zeytinlerin akıbetini sonraki yazılarda yazarım. 

Tekstil sektörü için küçük benim için büyük  bir iş çıkardım ; gardıropta sezon değişimi yaptım. Benim kıyafetlerim kolay kolay eskimez. Zamansız parçalar seçip onları aksesuarlarla bütünlemeyi tercih ettiğimden demode olma ihtimali de pek olmaz. Bu nedenle orta 2.sınıfta kullandığım eşyalarım bile hala kullanılır durumda. Ancak kırsalda yaşamın verdiği bir dağınıklık ve kalabalık var zaten. Kırsalda yaşamda eşyada minimalistliği gerektiriyor. Geçtiğimiz yıl boyunca gerek satış uygulamalarından satarak, gerek vererek, gerek yakarak elediğim kıyafetlerin bir kısmıyla daha  vedalaşma kararı alıp , 11 parçayı elden çıkardım. Yine on bir çıktı karşıma hayırdır inşallah. 


Yeşil öldüren ilaç sanayî için gereksiz yorucu , benim için öyle olması gereken bir iş ; bahçede ot temizliği. Bahçede ayrık otlarının büyüdüğü kadar ektiğim fideler büyümedi. Bu ne yaşama azmidir ben anlamadım. 

Makineli tarımın belki de en basiti ,bizim için pratikleştiren bir araç ; yem kırma , ot parçalama makinesi. Bu makineye geçen yıl bakmıştık. Çok gerekli mi diye sorgulattı bizi. O zaman 3,500 liraydı. Bu yıl birden bu konu aklımıza kararıyla birlikte geldi. Amaan gerekli ya da gereksiz ne önemi var,  alıp deneyelim nedir yani ,dedik. Fiyatının iki katına çıkmış olması bizi şaşırtmadı ama yine de 300-500 daha ucuz nasıl alabiliriz bunu araştırdık. Çünkü biz artık küçük hesapların insanıydık. Biga'ya arabayla mı otobüsle mi gitsek daha ucuz olur, arabayı Biga'nın girişinde mi bırakıp yürüsek daha az mazot yakar, yürüdüğümüz adımları adımsayar uygulamalarıyla paraya mı dönüştürürsek daha karlı oluruz gibi bir dizi küçük hesaptan sonra bu konuyu da hızlıca düşünmemiz çok zor olmadı. 
İlk olarak Gönen'e gittik. Daha önce çatı malzemelerini de oradan almıştık, toplamda gayet hatrı sayılır bir fark vardı. Yine aynı düşünceyle ilk oraya gittik. İstediğimiz marka modeli hiçbir yerde bulamadık ama girdiğimiz dükkanlardan birinin sahibi konuya daha yakın biri. Ürünü tanıyor. Elinde yok ama nasıl temin edeceğini biliyor. Konuşmasını , ifade etmesini biliyor. Gayet memnun edici hareketler. Uzatmıyorum , esnaflıktan beklentilerimiz başka bir yazının konusu olsun. Makinenin fiyatı 7,500 lira. Buna kargo eklenecek. Net bir tutar değil ama biz 500 kesin, düşüncesindeyiz. Ve de ürün mağazaya gidecek . Onların köye getirmesi de + 200 lira ücret. Buna razı olur gibi olduk. Ama Biga'ya bakmak istedik. Bu esnada internetten araştırma da yaptık. Ürünün fabrika çıkışına ulaştık. Firmalar Biga'da çalıştıkları markaları söylediler. Oralara gidip baktık. Ellerinde yoktu. Yerel esnafımızla çalışmak için gereken mücadeleyi verdik ancak hem ellerinde yoktu hem de firmadan istediklerinde bizim için biraz daha pahalıya mal olacaktı. Ve  günün sonunda firmaları bu aracılıkla yormayıp , kendi aile bütçemizi de öne çıkarmanın doğruluğuna karar verip makineyi Denizli'deki firmadan internet satışıyla ,ücretsiz kargoyla aldık. Yaptığımız denemeleri instagram sayfamızda paylaşacağım.

Ve son olarak ;
Tohum sürdürülebilirliği için de benim de büyük olan bir iş ; tohumları düzenleme. Geçen yıl internetten aldığım tohumları, bu yıl mahsulden çıkardığım tohumları, ağaçtan kopardığım meyvanın çekirdeklerini , elimde olan ekilebilecek tüm uyku halindeki canlıları kilitli poşetlere, küçük kolonya şişelerine, eski gözlük kılıflarına , aksesuar kutularına koyup,düzenledim. Vakti zamanı geldiğinde onları yine saklı yerlerinden alıp,toprağa koyup ,can suyunu verdikten sonra uykudan uyanmalarını ve toprağın üstüne doğru filizlenmelerini izleyeceğim. 

Kimisi için küçük , kimisi için büyük işlerle haftayı kapatıp;bizi nelerin beklediğini bilmediğimiz  yeni haftaya meraklı bir giriş yapalım. 
Yazımın başlığı 
“KOBİ ”