Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz, Hep el ele vererek ,hayaller kurduğumuz, Kimi üzgün kimi gün neşeyle dolduğumuz, O ağacın altını şimdi  anıyor musun?

Gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz,
Hep el ele vererek ,hayaller kurduğumuz,
Kimi üzgün kimi gün neşeyle dolduğumuz,
O ağacın altını şimdi  anıyor musun?
 
TRT Türkü’de bu şarkı çıktığında radyonun sesini açtım, şarkıya eşlik ederek sürmeye devam ettim.
Şarkıya eşlik ederken lise yıllarıma döndüm. Biga Belediye Gençlik Korosu’ndayım. Belediye Başkanı Şükrü Kemerli. Koro Şefi Vedat Kemancı. O zamanlar Kültür Sarayı olan şimdilerde dükkanlar ve otopark olan binanın üst katında bize ayrılan bölümde çalışıyoruz. Yılda en az 2 , belki 3 konser veriyoruz. Konser de çalışma yaptığımız yerin alt katında Kültür Sarayı Sahnesi’nde oluyor.
İşte o anda ben araç sürüyorum ama ruhum sahnede. Sunucu;
 Biga Belediye Gençlik Korosu Şef Vedat KEMANCI yönetimindeki Türk Sanat Müziği Konseri’ne HOŞ GELDİNİZ, diyor ve sazlar giriyor. Biz Vedat abiyi izliyoruz.
“O güzel günler için bilmeeeeeeeemmmmm…” kısmı için elini ne kadar uzatacağını ve buna bağlı olarak bizim de nereye kadar bilmem diyeceğimizi takip ediyoruz.
Ruhum sahnede. “O ağacın altını şimdi anıyor musun?” diye sorduğunda iki tarafı orman bir yoldan geçiyorum. Tam bir güncellenmiş Yeşilçam sahnesi.
Şarkı radyoda bitiyor. Ben eşlik etmeyi bitiyorum. Seyirciler alkışlıyor. Vedat abi dönüp seyircileri selamlıyor. Biz gülümsüyoruz. Şükrü Kemerli sahneye çıkıp konuşma yapıyor ve yardımcısıyla birlikte Vedat abiye çiçek sunuyor.
Kaç km gittim bilmiyorum . Beni geçmişten şimdiye götürüp getiren 3-4 dakikaydı. TRT Radyo’ya teşekkürler. Değerli Şükrü Kemerli ve Vedat Kemancı’ya Allahtan rahmet diliyorum.
 
Beni oradan oraya sürükleyen yol Mecidiye- Karlıköy yoluydu. Mecidiye karşı tarafta Avrupa’da  Erikli sahiline yakın bir köy. Karlıköy de Keşan yolu üzerinde başka bir köy. Melas almaya gittik Karlıköy’e. Melas nedir? Tatlı bir malzemedir. Şeker altı diyelim kısaca. Sıvı , şekerli bir malzeme. Bunu koyunların yemine ilave etmek için aldık. Katkı maddesinden ziyade bağlayıcı olsun, lezzet katsın diye . Pekmez gibi evet.
Biz yine bunu internetten araştırdık. Biga’da mağazalara baktık. İstanbul’da araştırdık. Sonra Mecidiye’ye hazır yolumuz düşmüşken satıcı da elinde hazır olmamasına rağmen bizim ısrarımızla az da olsa ayarlamak için bizi Karlıköy’e yönlendirmişken gidip aldık. Şimdi biz aldık, haftaya Biga’da alakasız bir yerde çıkar karşımıza. Çıksın. Oradan da alırız. Yeter ki yesin çocuklar . J
42 litrelik bidon 500 liraydı.Elinde hazır olmadığı için 5 litreye razı olduk, 100 liraya aldık.Bu bakımdan hesap çok tutarlı değil ama ambalaj küçüldükçe fiyat artar,düşüncesiyle üzerinde durmadık. Ama durmalı mıydık acaba? Böyle mi olmalı? Ambalaj küçüldükçe fiyat artmalı mı, doğru yolda mıyız, bilemiyorum.
Neyse çok da takılmıyorum.   İşimizi gördük. Bir süredir kafamızı oyalayan melas meselesini bir nebze de olsa çözdük. Devamı için yolu açtık. Ürünü denedik. Koyunlar yedi. Bu vesileyle gençliğe gittik. Zihnimizde sahneye çıktık. Alkışlarımızı aldık .  Hepsi yolunda, her şey yerli yerinde.
 
Şimdi de , Bestesi Ali İhsan KISAÇ’a , güftesi Kemal YARBAYKOÇ ve Ali İhsan KISAÇ’a ait Hicaz bir eser var ;
“Kader diyemezsin sen kendin ettin
Aşkıma sevgime ihanet ettin .” solistimiz Gülhan YURDAKUL’dan dinliyoruz.

MELAS MAKAMI
Gülhan ONAY