Emekli yarış atı Odin KAYA ile tanıştık önceki hafta. Kendisi şimdi yemini yiyor, bahçeye çıkıp koşusunu atıyor.

                                         
Emekli yarış atı Odin KAYA ile tanıştık önceki hafta. Kendisi şimdi yemini yiyor, bahçeye çıkıp koşusunu atıyor. Emekliliğin tadını çıkarıyor.
Köy hayatını yaşamaya karar verince şöyle bir çiftlik canlandı gözümde:
 Koyunlar; tamam o var, tavuklar ; onlar da var. Şöyle hiç değilse bir tane de inek olsa. Bir eşek olsa. At!  At olsa keşke. Tam bir çiftlik gibi olmaz mı? Olur. Beypınar’daki çiftliğe gittiğimizde tanıştığım Rasma bana hak verdi ve ekledi: “Tabi ben de başta böyle romantik düşünmüştüm.” Yaşantıları sorgulamadan güldük  geçtik buna.Ne  demek istediğini Odin KAYA’yı görünce idrak edebildim.
Önceki hafta Batakovası Bozkır Çiftliği’ne gittik. Önce Çanakkale’ye gittik. Şehir içine girmeden Troya tabelasını takip ederek çevre yolundan Tevfikiye Köyü’ne vardık. Tevfikiye Köyü Troya Müzesinin diğer tarafında yer alan bir yerleşim. Girişteki tabelanın da uyardığı gibi Tevfikiye Köyü’nü gezmeden ayrılmayın. Biz de öyle yaptık,dönüşte gezdik.
Tevfikiye Köyüne girmeden Kalafat yoluna dönüp 1-2 km kadar sonra Batakovası Bozkır Çiftliği’ne vardık. İşletmenin sahibi Erol Bozkır iri bir köpekle bizi karşıladı.Köpeğin ayağı kırık, aksıyordu. Domuz vurmuş. Ona kıyamadık, ah güzelim, vah canım dedik başka da bir şey yapamadık. Çünkü kemik o şekilde kaynamış. Geçmiş ola.
 Erol abi, Sönmez ırkı koyun yetiştiricisi. Biz de kendisinden koç almaya gittik. Önce ofise geçtik. Kahvelerimizi içtik. Sohbet ettik. Büyük bir işletme. Daha da büyükmüş. Koyun sütlerinden dondurma üretmiş. Markasını oluşturmuş; Çado. Yirmi yıldır bu işi yapıyor. On Sekiz Mart Üniversitesi  öğrencileri ve hocalarıyla birlikte ırk koyun üzerinde çalışmalar yapmışlar. Meslekte yirmi yılı aktif bir şekilde geçirmiş. Şimdi sayısını biraz daha azaltmış. Sade yaşam, verimli iş.
Sonra koyunları görmeye gittik ki aslında çok da az değil. Hala büyük bir işletme boyutunda. Koyunlara baktık. Kuzulara baktık. Biraz daha ilerde Odin KAYA’yı gördük. Sadece kafasını gördük, çok güzel bir at. Erol abi önce ona yem verdi bir kovanın içinde. Kibarcık kibarcık yedi bir atın aksine. Sonra kapılar açıldı ve Odin’in endamını gördük. Gerçekten çok şık hayvanlar. Bildiğin yakışıklı! Bahçeye çıkınca ufak ufak gitti geldi. Silkelendi. Toprağı eşeledi ,tozu dumana kattı. Bir ileri koştu , geri döndü. Silkelendi. Toprağı eşti. Bir daha koştu geldi. Durdu. Bir daha koştu ve sonra bir süre sürekli koştu.
Emekli yarış atı Odin KAYA. Onu koşarken izlemek çok keyifliydi. İyi ki kendimiz için bir at alma girişiminde bulunmamışız. Atın koşmaya ihtiyacı var. Ona koşacak alan gerek. İnsanın da hayvanın da refahı için barınmadan fazlasına ihtiyacı , doğasına uygun yaşama hakkı var.
 
ODİN KAYA