“Harita üzerinde yaşadığı bölgenin yeryüzü şekillerini genel olarak açıklar. “

“Harita üzerinde yaşadığı bölgenin yeryüzü şekillerini genel olarak açıklar. “

İnce eleyip sık dokumadan...Öyleydi böyleydi diye çok kurcalamadan …hemen öyle yüzeysel, gördüğü gibi ‘ genel ‘ açıklar.
Açıklayabilir mi 5.sınıf öğrencisi? Bilmiyoruz. Ama açıklamasını bekliyoruz açıkçası . Kazanım olarak verilmiş zira bu. 5. Sınıfa giden bir öğrenci Sosyal Bilgiler dersinde işleyince bu kazanımı alabilmeli . E madem öğrenmiş sonraları da lazım oldukça açıklasın. Kullansın bu kazanımını. Okulu günlük hayata taşısın.

Peki nasıl verilir bu kazanım bunu düşünüyorum. Öncelikle öğrenciden neyi açıklamasını bekliyorum. Kazanımda virgülü nereye koyarak bir çalışma hazırlanmalı ki , bunu anlamaya çalışıyorum. Öğrenci, yaşadığı bölgeyi harita üzerinde gösterdikten sonra çevresinde gördüklerini düşünüp kafasına göre anlatmaya mı başlasın? Yoksa harita yeryüzü şekillerinden ipuçları veren bir harita olsun da ona göre yordamalar mı yapsın?

Kafam karışık.
Zaten orijinal bir şeyler  bulmaya çalışıyorum diye işin içinden çıkmakta zorlanıyorum. Hep  aklımdan geçen şey çocukları bölge bölge gezdirip görsel hafıza oluşturmak ama , nerdeeee!

O nedenle öğretim yöntem ve tekniklerini kullanırım yine diyorum. İstasyon tekniği var. Güzel tekniklerimizden biri. Şık, zarif ve sosyal da bir teknik aynı zamanda. Nasıl ki bir tren istasyonlara uğrayıp uğrayıp yolcu indirip yenilerini alıyorsa öğrencilerde gruplara ayrılıp çalışmaya başlayıp sonra yer değiştirip birbirlerinin çalışmalarını devam ettiriyorlar. Belediyecilikteki çalışmaları da buna benzetirler. Bilmezler ki belediyeler genelde kendinden önceki çalışmaları kötüler ve ortadan kaldırıp sıfırdan başka projeler yaparlar. Bu da onların ütopyası işte. Biz de öyle kabul edelim, belediyecilikteki uygulamalar istasyon tekniğine örnektir. Hııı, tabi, öyle öyle…! Neyse bu değil konumuz.
                Şimdi ben diyorum ki sınıfı dört gruba ayırayım. Tiyatrocular, edebiyatçılar, resimciler, müzikçiler. Ben sınıfın bilgisayarından harita uygulamasını açıp tahtaya yansıtayım. Neredeyiz? Bigadayız. Bakalım , Biga dünyanın neresinde? Türkiye’nin hangi ucunda? Marmara’nın ne tarafında? Sağında, solunda, önünde, ardında ne var? Tiyatrocular bu şekillerin kılığına girsin. Edebiyatçılar bu şekillere maniler dizsin. Resimcilerin ne yapacağı ortada! Müzikçiler düşünsün bakalım dağlara, denizlere,ovalara yazılan ne şarkılar var! Sonra istasyon değişsin. Birer kişi kayarak geldikleri istasyonun gereğini yapsınlar.
Yazarken bile hayal ettim. Çok eğlenceli bir ders oldu zihnimde.
Ben  okusam da gördüğümden daha fazla etkilenirim hala. Canlı canlı görmem gerek illa. Okumak kadar gezmenin de gerekli olduğuna inanırım yaşamda. İkna olmaz zihnim haritadan bakmaya. Mümkünse hele yukardan görmek, karşıdan bakmaktır istediğim. Ama muhakkak ki yanına da gitmek isterim. İyice  bir içime sinene kadar alt üst etmek isterim coğrafyayı.
Geçtiğimiz hafta İstanbul’daydım. Marmara Denizi’ne ve hemen yanındaki Büyükçekmece Gölü’ne karşıdan baktııımm, baktıııımm, baktım. Harita uygulamasını açıp  bir de oradan baktım. Sonra kafamı kaldırıp bir daha denize ve göle baktım. Marmara Denizi. Arada biraz yerleşim. Büyükçekmece gölü Orası bir bütünmüş de sular çekilmiş ve insanlar oraya gelip yerleşmiş; denize bir ara vermiş gibi. Ara vermiş ve göl denen bir su birikintisi kalmış diğer tarafta.
Lagün nedir,duydunuz mu hiç? Kıyı set gölü desem ya da! İşte Büyükçekmece Gölü bir lagündür . Kıyı set gölüdür. Marmara Denizi bir bütündür. Rüzgar estikçe, dalga vurdukça ; kum götürüp , malzeme taşıdıkça doldurmuş ve bir set oluşturmuştur. İşte o lagündür. Settir. Kıyı settir. Deniz kulağı da denir ki çünkü kulak gibi kalmıştır. İşte Büyükçekmece Gölümüz böyle bir göldür. ( Coğrafyasını sahiplenen bir öğretmen) J
Bu manzara karşısında hayranlığımdan haritaya , göle, lagüne şiir yazacaktım nerdeyse.
Ben yazarsam çocuklar hayli hayli yazar.
 Hem yazar, hem çizer, hem oynar ,hem de söyler.
Bu tekniğin hakkını da bu kuşaklar verirler.
Toparlarsak, ne diyordum? Harita üzerinde yaşadığı bölgeyi genel olarak açıklamakta zor bir şey yok.Açıklanır. Mesele özele inmekte. Detayda. Üzerine düşününce, özele inince biraz kafa yorunca yetenek, yaratıcılık;  sanat ,edebiyat ortaya çıkıyor.
 
İSTASYON