Herkese Günaydın, iyi haftalar.

Herkese Günaydın, iyi haftalar.

Dünden kalan pastalarla güne başlamayı severim. Dünden kalan kakaolu keklere de boş değilim ayrıca. Herhangi bir felsefesi yok bu konunun benim nezdimde. Dünün tatlılığını bugüne taşımayı severim sadece.

                Geçtiğimiz hafta Tutum , Yatırım ve Türk Malları haftasıydı. Yerli Malı diyoruz ya hani, o. Yıllar içinde yeme içme haftasına dönüşse de yine de böyle şeylerin yapılmaya devam etmesini önemserim. Böylelikle önceki yılları birbiriyle kıyaslayabilirsin. Değerlendir yapmak söz konusuysa kıyaslama iyi bir şeydir. Kaldı ki  insan zihni de  zaman içinde kavrar. Yerli malının önemi zihinlere oturur.

                Amaaaan, hazırları var ne güzel !

Bu cümle çeyiz hazırlığı telaşının olduğu dönemlerde el işi dantel yapmayı beceremeyen, sevmeyen anneler  tarafından bir isyan niteliğinde çıkmış bir söz. Amaaan, hazırları var ne güzel! Yok efendim, parana geçer sözün!

Kimse de dememiş herhalde , ya ben bunu yapmayı beceremiyorum. O halde ben yapmayayım. Böyle dememiş. Yapmamış , yaptırmış. İğne oyası bilmiyormuş mesela, bilene yaptırmış. Sarma yapmayı beceremiyormuş mesela, ben de misafirime patates salatası yapayım dememiş gitmiş başka birine sarma sardırmış. Yani böyle ufak tefek , gerekli gereksiz hallerde dışa bağımlı olmuşuz. –şuz diyorum. Sanki kendim de öyleymişim gibi ama yalan! Ben okuyucuyu çekmek için öyle diyorum. Yoksa “Kendim yapayım”dır benim hayat felsefem. Günahıyla sevabıyla benim tornamdan çıksın çıkan. Yerli malı kullanmak özü buradan başlar:

 “Kendin yap!”

Aman neyse bu konuyu tek başıma düzeltemeyeceğimin farkındayım. Ben geçen haftaki yerli mallarını tüketme bilinci oluşturmak amaçlı yapılan hazırlıklardan bahsetmek isterim. Öğretmenlerimiz organize etti. Velilerimiz destek verdi. Bizler de afiyetle yedik.

Yiyecek beğenmemek, nimete burun kıvırmak zaten adetim değildir. Ama cidden de buna gerek duyulmayacak kadar özenli hazırlıklar vardı velilerimizden. Hepsinin ellerine sağlık.

Gelen ürünlerden 5’lik bir pet şişe hemen dikkatimi çekti. Kırmızı bir içecek var içinde. Hemen araştırmaya koyuldum ,bunu kim getirdi. O an çok adapte olamadılar soruma. Hazırlık var neticede. Kızılcık mı bu dedim. Bilemediler. Sonra getiren öğrenci kendisi söyledi onun getirdiğini. Sağ olsun beni yormadı açıklayıverdi de. Dedesi kendi bahçesindeki meyvelerden yapmış. Daha üç yaşında bu yavrum. Üç yaşında öğrenebildiği güzel kazanımlara bakar mısınız. Nasıl mutlu oldum. Tekrar teşekkür ettim. Tadı da çok iyiydi haa.Erik olmalı.

Pastalar, börekler, meyveler, kuruyemişler hepsi çok güzeldi,hepsi çok boldu. Biz kalabalık bir ekip olduğumuz için ziyan edilmedi. Küçük porsiyonlar halinde servis yaparken bir öğrenci az az koymamı, çünkü her şeyin tadına bakmak istediğini söyledi. 5 yaşında bir çocuktu bu. İhtiyacı kadarını almayı öğrenmiş bir çocuktu. Aynı çocuğun dikkatimi çeken bir güzel özelliği daha oldu. Belki ilerleyen yazılarımda onu da örneklerim. Bu haftayı toparlayacak olursam ; Günün dokusuna uygundu her şey. 

Çocuklara vermek istediğimiz kazanım buydu.

Üret.

İhtiyacın olanı kullan. İhtiyacın kalmadıysa başkasıyla paylaş.

Fazla ürettiysen sat.

Sattığınla üretemediğin ihtiyaçlarını karşıla. Fazlasını işine yatır. Yaşadığın topluma katkı sağla.

Üretemediklerini bilinçli tüket.

Ziyan etme.

Atmak zorunda kalacak kadar biriktirme.

Hadi bakalım, iyi haftalar herkese. Başarılar ve de bereketler  bizimle olsun.